Menü
21Oca

Hepimiz Enayiyiz

İnternette gezinirseniz 75 Euro altında yabancı internet sitelerinden istediğiniz ürünü getirebileceğinizi görebilirsiniz. Kanunen cep telefonu, ateşli silahlar, ilaçlar, sporcu ve takviye ürün gıdaları, tütün ve alkollü ürünleri getirmek yasaktır. Bunları resmi yollarla ülkeye sokma şansınız yoktur. Ayrıca ülkemizde bazen gündem oluşturan, yurtdışındaki ayakkabılarda zehirli madde olduğuna dair haberlerin gündeme oturması o zamanlarda 75 Euro’dan düşük olsa da ayakkabı getiren kişilerin ürünleri ülkeye sokmasında sorun yaratmaktadır.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise getirilen ürünün adedi. 70 Euro değerinde bir matkap getirdiğinizde sorun yaşamazken, 50 Euro değerinde 50 adet matkap ucu getirdiğinizde adetten dolayı bunun ticari olduğu düşünülür ve gümrükte sorun yaşayabilirsiniz.

Bundan 3 yıl önce Amerika’daki bir internet sitesinden bir derginin eski sayılarını çok uygun fiyata aldım. Değeri 48 Dolar olmasına rağmen 24 dergi olduğu için ürün gümrükte takıldı. Gittiğimde memura durumu izah ettim, ancak kendisi ısrarla anlamak istemedi fakat sonradan ikna oldu. 🙂

75 euro sınırını aşıp gümrüklerden rahat ürün geçirebilmek için başvurulan yöntemde 75 Euro’dan yüksek fiyatlı ürün alsanız bile satıcıya durumu anlatıp 75 euro altı fatura alma şansınız var. Satıcı satışı kaçırmamak adına bunu kabul ediyor. Bu şekilde ülkemize giriş yapan sayısız ürün var.

Bu yolla ürün getirmek zorunda mıyız, neden bunla uğraşayım, diyebilirsiniz ama ülkemizde her ürünü bulma şansımız yok ve söz konusu ürünü bulsak bile yurtdışında 100 Dolar olan ürün Türkiye’de 150-200 dolara satılıyor.

Enayi miyiz biz, Türkiye’de satıcıya bu kadar para kazandıralım, veririz yurtdışından gelir diye düşünürdüm. Hatta ulaşımın bu kadar ucuzladığı dünyada gider ürünü yerinden alırım, bir de ülke görürüm derdim hep. Belki bir çoğunuz hala böyle düşünebilir, haklı oldukları sektörler de olabilir buna bir itirazım yok ama kazın ayağı maalesef öyle değil.

Buraya kadar anlattığım sadece tüketiciler için yurtdışından gelen ürünlerin nasıl, ne şekilde hangi yöntemlerle getirilebileceği konusunda idi. Şimdi ise konuyu farklı bir taraftan size anlatacağım.

Dünyanın çeşitli ülkelerinden ithalat yapıp distribütörlük anlaşmaları olan bir firmanın dış alımlarıyla ilgilenen biri olarak bunları yazıyorum.

Bizlerin internet sitelerinde 100 dolara gördüğü bir ürünün imalatçısına ulaştığınızda ve bu ürünü Türkiye’de pazarlamak istediğinizi, distribütör olmak istediğinizi söylediğinizde size %20 ile %30 arası indirimli fiyatlar sunacak ve belirli miktarlarda ve tutarda mal almanızı isteyeceklerdir.

Siz de internette 100 Dolara satılan ürünü 70 Dolara alıp para kazanmayı hayal edeceksiniz; eğer işi bilmiyorsanız. Şayet bu işten iyi anlıyorsanız da kara kara düşüneceksiniz, acaba bu işten para kazanır mıyım, değer mi diye.

70 Dolar karşılığı ortalama en az 1.000 adet ürün almak zorundasınız. Firmanın ürettiği başka ürün yoksa çok şanslısınız, eğer başka ürünü varsa bunları da mutlaka bir şekilde size satmak isteyecektir.

Buraya kadar bir sıkıntı yok. Paranın maliyeti var, stok maliyeti var ancak bunlar bir şekilde kabul edilebilir.

Asıl maliyetleri aşağıda sıralayacağım:

Navlun Ücreti: Malın değeri, hacmi ve seçilen ulaşım yolu ile alakalı %2 – %10 arası.

KDV: Ürün sınıfına göre değişen oranlarda, genellikle %18.

Gümrük Vergisi: Avrupa Birliği ülkelerinden veya Türkiye’nin anlaşması olmayan bir ülkeden ürün geliyorsa %6.

Gözetim Vergisi: %25. Türkiye’deki üreticiyi korumak adına bazı ürün gruplarında uygulanan vergi.

Bu masrafların yanında ayrıca gümrükçü maliyeti, ardiye ücreti, iç nakliye, belgelendirme ücretleri ve Türk Standartları Enstitüsü’ne ödenen harçlar vardır.

Bir de şansınıza kötü niyetli memura denk gelirseniz maliyetiniz ciddi oranda artacaktır!!!

Bunların hepsini sıraladıktan sonra en az %30 – %60 arası alış fiyatınızın üzerine bir maliyet binecektir.

Her şey istediğiniz gibi gider ise ürünü 90 Dolar gibi bir rakama Türkiye’ye sokacaksınız. Stok maliyetinizi, riskinizi, reklam giderlerinizi, personel giderlerinizi, finansman giderlerinizi, depolama maliyetinizi göz önünde bulundurup bir satış fiyatı belirlemeniz gerekecek.

Ondan sonra birileri gelecek, ‘’ben enayi miyim Amerika’da 100 dolar olan ürün sizde niye 120 dolar, niye 150 dolar,’’ diyecek. Verilecek cevap çok basit: Hepimiz enayiyiz.

Bunu paylaş

Hakkımda Emrah DURASI

2006 Yılından Beri Dikey E-Ticaret Yapar. Pazarlama, E-Ticaret, Ekonomi, Markalaşma vb. Konularda Kendince Yazılar Yazar...

Cevap Yaz

Email adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir *

*


Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe

DMCA.com Protection Status

© Copyright 2024, All Rights Reserved - Sitedeki görseller ve içerikler izin alınmaksızın herhangi bir mecrada kullanılamaz ya da dağıtılamaz!