Menü
4Tem

O Yapıyorsa Ben Daha İyisini Yaparım

eniyi

Bir restoranda yemek yerken masaları sayar, “Bu masalar günde 10 kere dolup boşalsa…” diye düşünüp, masa sayısı ve ödenen hesap miktarı ile çarpıp günlük ciroyu bulur. Sonrasında bunu aya ve yıllara göre hesaplar, yanındakine dönüp, “Vay be paraya bak, para basıyor” der. Hiç düşünmez masrafları, kirayı, personel giderini… “Kısa yoldan böyle zengin olunuyor” der.

Otobüse biner, yolcuları sayıp bilet fiyatı ile çarpar, yolda geçen süreyi 24 saate böldükten sonra yapılan günlük sefer sayısını bulup, “Çok iyi kazanıyor” der. Benzinini, sigortasını, kazasını, belasını hesaplamaz.

Sinemaya gider, konsere gider, beklerken ya da aradayken kişi sayısını bulur ve bilet fiyatı ile çarpıp geliri hesaplar. Yine, “Paraya bak be” der. Bilmez arkadaki emeği, masrafları.

Bunları yaparken mutsuzdur öyle bir işi olmadığı için ama şuna inanır; kendisi yapsa çok daha iyisini yapar.

E-ticarette de bu durum çok farklı değildir.

İşi bilenler çeşitli araçlarla ziyaretçi sayısını, oradan ortalama sipariş adedini hesaplayıp ciro tahmininde bulunur.

Bilmeyenler de çalıştığınız kargo firmasını yoklayıp, günde kaç adet kargo veriyor bunlar diye araştırır.

Bir de sizi tanıyan insanlar vardır, günde kaç kargo çıkartıyorsunuz diye ağzınızdan laf almaya çalışırlar. Eleman sayısını bilip direkt sormayan, “Bir eleman günde kaç kargo gönderiyor” diye soranlar da vardır.

İşin zorluklarını, kârlılığını sormazlar. Buralara gelmeden önce neler yaşandı, nasıl bir tecrübe gerekiyor diye araştırmazlar.

Bunları yapanlar bir süre sonra iş planı yapıp firma kurarlar. Site açıp stok alırlar. Sonra güçlü rakipleri gözüne kestirip, “Bunlar bunu yapıyorsa biz daha iyisini yaparız” demeye başlarlar.

Bunu derler ama ilk önce sizi taklit ederler. Fiyatlarınızı, tasarımınızı, elemanlarınızı çalmaya kalkarlar. Çalıştığınız firmalara daha büyük alım sözü verip size mal vermemesini söylerler.

Yaptıkları tahminlere göre bir yerlere gelip kıyaslama yaparlar; “Onların 5 yılda yaptığını biz 3 ayda yaptık” derler.

Sonra ne mi olur?

Büyümek ile alakalı çok sevdiğim bir hikâyeyi paylaşıp konuyu kapatalım:

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:

-“Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?”

-“On yılda,” demiş kavak.

-“On yılda mı?” diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.

-“Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!”

-“Doğru,” demiş kavak.

Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:

-Neler oluyor bana ağaç?

-“Ölüyorsun,” demiş kavak.

-“Niçin?”

-“Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.”

Bunu paylaş

Hakkımda Emrah DURASI

2006 Yılından Beri Dikey E-Ticaret Yapar. Pazarlama, E-Ticaret, Ekonomi, Markalaşma vb. Konularda Kendince Yazılar Yazar...

Cevap Yaz

Email adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir *

*


Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe

DMCA.com Protection Status

© Copyright 2024, All Rights Reserved - Sitedeki görseller ve içerikler izin alınmaksızın herhangi bir mecrada kullanılamaz ya da dağıtılamaz!