İlk firmamızı 2000 yılında şu anki yerine taşıdığımızda, çevremizde benzer iş yapan bir tane firma yoktu. Sonrasında irili ufaklı 4 firma daha bulunduğumuz bölgede faaliyet göstermeye başladı. Bu firmaların da bizim gibi güçlü oldukları ürün grupları vardı. Perakende satış anlamında o ürün grubu için bizim satışımızı etkiledikleri doğruydu ama oradan ürün almaya gelen müşteri mağazamızı görüp bizim güçlü olduğumuz ürün gruplarını bizden alıyordu. Açık hesap çalışan müşteriler ise onlardan istedikleri malzemeleri rakiplerimiz bizden alıp veriyorlardı. Bu da bizim satışımızı arttırıyordu. Onların gelmesiyle onların mevcut müşterileri de bizim müşterimiz olmuş oldu. Biz de aynı şekilde onlardan malzeme alıp mevcut müşterilerimize daha farklı ürünler de sunmuş olduk.
Sonrasında e-ticaret sitemizi kurduğumuzda rekabetimiz tüm Türkiye’ye yayıldı. Tabii e-ticaretteki rekabet lokalde olduğu gibi keyifli ve komşuluk ilişkileri içerisinde gerçekleşmiyordu.
İnternet yapmış olduğumuz kampanyalar, tasarımlar maalesef rakipler tarafından taklit edilmeye, site içeriğimiz “kes-kopyala” yöntemiyle çalınmaya ve fiyatlarımıza göre fiyat ayarlaması yapan rakipler ortaya çıkmaya başladı.
Bayilik yaptığımız bir firmanın dergisinde rakiplerle alakalı okuduğum bir hikâyeden çok etkilenmiştim. Hikâye şöyleydi :
“En iyi buğday yarışmasına senelerdir katılan bir çiftçi, büyük ödülü o yıl da kazanmıştı.Yarışmayı izleyen gazeteciler, çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek istediler. Çiftçi, bu sırrın, kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyledi.
Gazeteciler bu cevaba çok şaşırdılar:
“Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” diye sordular.
Çiftçi:
“Neden olmasın?” dedi. “Bilmiyor musunuz: Rüzgâr, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan, komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı yetiştirmek için, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.”
Bu hikâyeden yola çıkarak çevremizde ne kadar güzel iş yapan esnaf, e-ticaret sitesi varsa o kadar güzel işler çıkartırız.
Dönem dönem Türkiye’de batan e-ticaret siteleri yüzünden müşteriler bizden malzeme alırken çekinmeleri veya sahte ürün satışı yapan firmalar yüzünden müşterilerin bize şüpheyle yaklaştıklarını gözlemlemek zor bir şey değil.
Kesinlikle katılıyorum Emrah Hocam.
çok teşekkür ediyorum Gökhan Bey. 112dijital’e çalışmalarında başarılar dilerim.
İyi rakipler aynı zamanda iyi rekabeti de getiriyor. Yarışta tutunmak, bir adım öne geçmek için daha çok çalışmanız gerekiyor. Sonuçta başarı kaçınılmaz oluyor. Güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık.
Size katılıyorum Cihan Bey yazımı beğenmenize sevindim. alemicihan.com sitenizi takip ediyorum başarılarınızın devamını dilerim.